Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Hızını Azaltmıyor!
Son günlerde her yerde şiddet haberleri görüyoruz. Kadına şiddet, çocuğa şiddet, kediye şiddet vb. Sonuç olarak toplumumuzda insana ve hayvana şiddet giderek artıyor.
Ne yazık ki şiddet, tüm ulusların yaşamında var olan, çağımızın en kontrol dışı sosyal olgularından biri.
Dergimizin yayın konsepti gereği sağlık çalışanlarına yönelik şiddet önceliğimiz olacak. Bir sağlık çalışanı olarak arkadaşlarımın uğradığı şiddet canımı acıtırken bu konuda yayınları, raporları ve yapılan çalışmaları da bir taraftan takip etmeye çalışıyorum.
Görülüyor ki sağlık hizmetlerinde şiddet her geçen gün artmakta, sağlık çalışanları hasta veya hasta yakınlarının şiddetine maruz kalmakta, fiziksel ve psikolojik zarar görmektedirler.
Pandemi sürecinde özveri ile hizmet sunan sağlık çalışanları hem Covid-19 riski, hem de şiddete maruz kalma riski altında hizmet sunmaktadır. Covid 19 nedeniyle kayıp vermenin yanı sıra uygulanan şiddet sonucu da can kayıpları olmaktadır.
Bu durumda sağlık çalışanlarının güvenliğini kim sağlayacak?
Bu sorunun cevabı çok açık; sağlık çalışanlarının güvenli ortamlarda çalışması mevcut yasa düzenleyicilerinin ve sağlık kurumlarının sorumluluğudur.
Oysa ocak ayında Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) tarafından yayınlanan rapor sağlıkta şiddet konusunda hiç de güzel bir tablo sunmuyor.
Covid-19’un Omicron varyantı sebebiyle vaka sayılarının ve hastanelerdeki yoğunluğun arttığı ocak ayında da sağlık çalışanlarına şiddetin hızını kesmediği görülüyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) tarafından hazırlanan bu rapora göre ocak ayında 68 saldırganın neden olduğu 30 şiddet olayında, 57 sağlık çalışanı mağduriyet yaşamış.
Şiddet olaylarının yaşandığı yerlerde hastaneler en başta gelmektedir. Şiddet olaylarının 20’si hastanelerde gerçekleşirken, 5 olay aile sağlığı merkezlerinde, 5 olay ise saha çalışmaları esnasında meydana gelmiş.
Ocak ayında şiddet olaylarına sebep olan 68 saldırganın 25’i hakkında işlem yapılmaması ise ayrıca dikkat çekicidir.
Gözaltına alınan 11 saldırgan serbest bırakılmış, 14 saldırgan hakkında ise soruşturma başlatılmıştır.
Kamu görevlisi 1 saldırgan açığa alınırken, 17 saldırgan tutuklanmıştır.
Raporda, saldırganların serbest bırakıldığı bazı mahkeme kararlarının tepkilere neden olduğu, sağlık çalışanları arasındaki can güvenliği endişesini artırdığı ve adalete güvenin sarsıldığı görüşüne de yer verilmiştir.
Verilen karar ve uygulamalar, sağlık çalışanlarının endişe ve korkularını ortadan kaldırmamıştır. Dolaysıyla sağlık çalışanlarından ‘Etkin şiddet yasası çıkarılsın’ talebi oldukça yerinde bir istektir.
Geçici tepkilerle günün kurtarıldığını ve verilen cezaların caydırıcılığının olmadığını savunan sağlık çalışanları, sağlıkta şiddete karşı bir yasanın çıkarılmasını ve uygulanmasını hızla talep ediyorlar. Bu haklı talebin hızla gerçekleştirilmesi için, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve tüm paydaşlarla iş birliği içerisinde olunması gerekir.
Yasal düzenleme çalışmalarının yanı sıra, kamuoyunda duyarlılığın sağlanması amacıyla mevcut şiddet raporlarının paylaşılması, sağlıkta şiddete dikkat çeken toplantıların yapılması, yazılı ve görsel basında oturumlar, haberler vb. etkinliklerle ülke genelinde bir seferberlik kapsamında yürütülmesini ve ilgili paydaşların sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu nedenle sağlıkta şiddete karşı mücadelede ilgili paydaşların birlikte oluşturacakları “eylem planı” başarılı olmak için önemli bir başlangıç olacaktır. Bu eylem planı doğrultusunda oluşacak “güç birliği” toplumsal duyarlılığı oluşturulmasında belirleyici bir rol üstlenecektir.
Çünkü “şiddetin önlenmesi hep birlikte toplumsal mücadeleyi gerektirir.”